Kimya denince benim aklıma her zaman karbon gelir. Karbon,evrenin her yerinde karşımıza çıkar. Steroidlerde de çıkacaktır elbette. Periyodik cetvelde ''C'' ile gösterilen karbon,oksijen bile beraber testodan türetilerek dört karbon halkalı lipid bileşikleri oluşturur. Biz de buna o kullanmaya çok can attığımız ''steroid'' deriz. Steroidlerin birçok çeşidi vardır,kortikosteroidler (hipofiz bezine bağlı olan hastalıklarda ''yerine koyma'' yöntemi içerisinde kullanılır,glukokortikidler ve minerakortikoidler olmak üzere de kendi içerisinde ayrışır),ve bizlerin ilgilendiği anabolik steroidler.
Formumuzda her ne kadar ''anabolik steroidler'' ve ''androjenik steroidler'' olmak üzere steroidi bölümlere ayırsakta,her steroidin anabolik ve androjenik özelliği vardır. Kimyasal yapılarına göre '' daha fazla anabolik'' ve ''daha fazla androjenik'' olabilmektedirler. Kendimiz için kür örnekleri araştırdığımız zaman hep aklımıza deca,trenbolone,boldenon gibi steroidler gelir ama oysa ki bunların hepsinin var olmasını sağlayan şey testo'dur. Anabolizanlar,testo iskeletine bağlı olarak kimyasal hale getirilirler. O yüzden androjenik etkileri küçümsememek gerekir. Steroidler,biraz önce tanımladığım özelliklere bağlı olarak aromatizasyon,progesteron,estorodyal gibi etkiler gösterebilmekte ve bu gösterdiği etkilerle bizlere ''yan etkiler'' yaşatabilmekte. Arimidex'i,Nolvadex'i,Cabaser'i ve diğer ilaçları işte bunlara bağlı oluşan yan etkileri gidermek için kullanıyoruz.
Peki vücudunuza alacağınız steroid,tam olarak nasıl çalışıyor ? Steroidler,hücreleri uyarırlar. Bunu protein biyosentezini artırarak yaparlar (Küçük moleküllerin enzimler aracılığı ile birleştirilerek büyük moleküllerin sentezlenmesi olayının canlı organizma içinde meydana gelmesi),aynı zamanda hücrelerde su tutumu sağlarlar,bu da hücrelerin büyümesine vesile olur. Anabolizanların dayanıklılık,kuvvet,hız gibi sporcunun performansını artıracak olan faktörlere doğrudan etki etmesinin başlıca nedeni budur. Sporcu,kişisel hedefine bağlı olarak bu faktörlerin hangi steroidlerden ne oranda etkilediğini analiz ederek küründeki ilaçlara karar vermelidir. Örnek vermem gerekirse,diet dönemindeki bir sporcu küründe,protein kaybını en aza indirerek kütlesini korumayı amaçladığından,bu prensipte çalışan bir steroidi tercih etmelidir
Her bireyin, cinsel tercihlerini belirleyen,kjmi zaman davranışlarına ve dolaylı yoldan da olsa karakterine etki edebilecek reseptörleri vardır vücudunda. Bunlar androjen ve östrojen reseptörleridir. Bir üstteki paragrafta bahsettiğim steroidlerin işleyişi için gerekli olan mekanizma bu reseptörlerdedir. Kürlerimizin olmazsa olmazı olan testo,DHT yapısı ile (büyük oranda testosteron’un çevre dokularda 5- Alfaredüktaz enzimi aracılığı ile dönüşümünden oluşur) reseptörümüze bağlanır. Amatör bir sporcuysak ve temel kürlerle kendi yolumuzda gidiyorsak zaten bizi ilgilendiren iki tane reseptör var. Androjen reseptörü ve östrojen reseptörü. Anapolon,Trenbolone,Winstrol,Boldenon vs aldığımız tüm steroidler reseptörlere bağlanarak kendi çalışma prensiplerine kavuşuyorlar. Kürlerde kür içi koruma programında almamız gereken ilaçlarda,kullanacağımız steroidlerin hangi reseptöre bağlanacağıyla alakalıdır diyebiliriz.
Teorik kısmı bitirdik sayılırız,şimdi dilerseniz kürlerinizi hangi mantık çerçevesinde oluşturmanız gerektiğini ''steroidler'' üzerinden inceleyelim
DECA, ile başlayalım. Çok yüksek anabolik etki gösterecek bir ilaçtır. Testislerde baskı yapması da cabası.Deca küründen sonra çevremde LH-FSH oranları düşük çıkan sporcular oluyor. Normaldir,deca bunları aşağı çeker. Testo üretimini sıfırlar. Bu etkileri göz önüne alındığında çok uzun süre kullanılmaması gerektiğini söyleyebilirim. Kür sonu tedavi (PCT) ve kür içi tedavi (MCT) mutlaka olmalıdır. Östrojene bağlı yaratacağı yan etkiler kayda değerdir çünkü. Prolaktin artışına da yol açar. Kür sonunda pregnyle ihtiyaç duyulabilir. Testo olmadan asla ve asla kullanılmamalıdır
TRENBOLONE, görebileceğimiz en yüksek anabolik ve androjenik etkiye sahip steroidlerdendir. Androjen reseptörüne testo'nun 3-4 katı daha fazla yoğunlukta bağlanır. Bu yüzdendir ki Trenbolone ile yapacağınız kürlerde başka güçlü karaktere sahip ilaçlara (mesela deca) yer vermeyin,çünkü trenbolone yoğun olarak reseptörleri kullanacağından diğer anabolizanınız verimli işlemeyebilir. Böbreklere ve tiroid bezlerine de baskı yapar. Farklı esterleri vardır,oluşturabileceği jinekomasti güçlü bir prolaktin salgısından meydana geldiğinden Cabaser her zaman el altında bulundurulmalıdır.
BOLDENONE, söylenmesi gereken ilk şey beşeri ilaç olmadığıdır. Yabancıların ''human grade'' dedikleri türden değildir yani. Veteriner kullanımı yaygındır,besili hayvanların yetişmesinde sık kullanılır. Aromatize olma oranı düşüktür,clean bulk isteyenler genelde tercih ederler. İştah açma olayından dolayı doğrudan definasyonda kullanılmasa da güzel damarlanma yapabilmektedir. Özellikle son zamanlarda Primo fiyatının uçmasından dolayı fiyat/performans olarak tercih edilebilir
MASTERON, DHT ile doğrudan ilişkili bir steroid. Yani araya bürokrasi sokmuyor,DHT ile ne derdi varsa vücuda alındığı an gidip kendisi hallediyor
Lean muscle olayında oldukça başarılı,cutting ilacı olarak görülse de diet döneminde sporcuya zorluk yaşatabilir. Glikojen depolarını tamamen boşaltma noktasına getirdiğinden,sporcu Masteron kullandığı dönemde karbo alımına dikkat etmeli,dramatik düşüşler yapmamalıdır.PRİMOBOLAN, ilk kez küre girecek olan sporcuların tercih edebileceği ''temizlikte'' olan bir ilaç. Bu tabiri kullanmamın amacı nerdeyse hiç aromatize olmaması. DHT prensibiyle bağlanır reseptörlere. Su tutmaz,temiz bir kazanım sağlar. Uzun süreli kullanımlarda tavsiye edilir,zaten ilacın karakteristik özelliği ''depot'' olmasıdır.
WİNSTROL, su bazlı bir steroid. Hem oral hem de su bazlı enjekte olarak kullanılmakta. Dürietiktir,su atar,adeleye sertlik verir ve hatların sert görünmesini sağlar. Eklem ağrısı yapması da buna bağlı oluşmaktadır. DHT'ye bağlı yan etkilerinin olduğu söylenmektedir fakat hiçbir reseptöre bağlanmadan çalışma prensibini sürdürdüğü de iddia edilir. Başta da belirttiğim gibi iki formu mevcuttur,oral olanı çok fazla toksit yaratabilir (anapolona göre bile karaciğere daha yüksek toksit etkisi vardır) ,enjekte formu ise su bazlı olduğundan dolayı can yakar. Tek enjektörde başka steroidle karıştırılmadan zerk edilmelidir.
DANABOL, meşhur kick start ilacımız. Tüm gücünü östrojenden alıyor diyebiliriz,bu yüzden de aromatize olma oranı yüksek. Östrojene bağı yan etkiler yaşatır ama ne jinekomastisi ne de su tutumu korkulacak cinsten değildir. Oral steroid olduğundan uzun süre kullanmanın mantığı olmaz,çünkü karaciğer sentezlemez bir süre sonra. Testo'yu baskılamakta olup tek başına kullanılması çok önerilmesi de yurtdışında only danabol olarak first cycle kullanımı mevcuttur. Yukarda bahsettiğim hücre ve su tutumu olayına en iyi örneklerdendir.
ANAPOLON, çalışma prensibi hemen hemen hiçbir steroide benzemez,anemi tedavisinde ve kanser gibi zorlu hastalıklarda hastaya güç vermesi açısından kullanılması ne kadar ciddi bir güce sahip olduğunun kanıtıdır aslında.17-a grubuna mensup olduğundan toksit etkisi yüksektir. Yaratabileceği jinekomasti oldukça ilginçtir,vücutta aşırı su tutumu yapsa da aromatize olma olayı farklı olduğundan jinekosu risklidir. Östrojen reseptörüne bağlanarak çalışsada,androjenik gücü de oldukça yüksektir. İlk kürlerde tavsiye edilmez
TURANABOL, 1-0 olsun bizim olsun mantığındaki yine ''temiz'' sayılabilecek bir oral steroidimiz. Androjenik etkisi yan etki yaşatmayacak kadar azdır,kaslara sertlik verir. İlk kürlerde ve devam kürlerinde her zaman tercih edilebilir.
Evet arkadaşlar,steroidleri temel prensipleriyle ve kürlerinizde kullanabileceğiniz çeşitleriyle anlatmaya çalıştım. Umarım bundan sonra daha bilgili bir forum oluruz.
Saygılarımla
lennox77
Açieeed! style by